Aralarında Şanlıurfa’nın da bulunduğu 11 il için “6 Şubat” tarihi kara bir gün olarak tarihe geçti.
Allah’ım bir daha böyle bir afet yaşatmasın temennisiyle sözlerime başlamak istiyorum.
Yüzyılın afetinin yaşandığı bu süreci kimisi yardımdan yardıma koşup gecesini gündüzüne katarak geçirirken, bu acılardan siyasi rant çıkarmaya çalışanları da milletimiz net bir şekilde gördü ve halen de görmeye devam ediyor.
Bu rantçıları şiddetle kınıyor ve onları önce Allah’a sonra Şanlıurfa halkının sağduyusuna havale ediyorum.
Neden mi?
Hemen anlatayım.
Depremin yaşandığı ilk andan itibaren sahada gecesini gündüzüne katarak çalışanlar kimlerdi?
Bunların başında benim her zaman “Urfa Yiğidi” diye tanımladığım Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat yok muydu?
Başarılı bir kriz yönetimiyle ekibiyle birlikte sahaya çıkan Mehmet Canpolat, öncelikle enkaz kaldırma çalışmaları için seferberlik ilan etti.
Belediye ekiplerinin de katıldığı enkaz kaldırma çalışmaları sürerken halkın riskli binalara girmemesi için belediye ekipleri bu binaları da tek tek mühürledi.
Ardından halkın konaklama ihtiyacından gıdasına, kucağındaki çocuğunun bezinden psikolojik destek gibi sosyal ihtiyaçlarına kadar her şey düşünüldü.
Tek katlı taziye evleri ve kapalı semt pazarları derhal vatandaşların kullanımına açıldı.
Çadır kurma çalışmaları gece gündüz devam etti.
Hemen ardından aşevi 24 saat esasıyla çalıştırılıp sıcak yemekler depremzedelerin ayağına kadar yüzlerce kişilik ekiple dağıtıldı.
Tam tamına 180 noktada, çadırlara ve geçici konsklama yerlerine tek tek yemekler taşınmaya devam ediyor.
Depremden en fazla etkilenen yerleşim birimi olan Haliliye ’de öylesine koordineli bir çalışma yürütülüyor ki bu çalışmalar fitne, fücur ve fesatçıların karnını ağrıttı.
Bu fitneciler sayesinde kelime hazinemize daha önce çok fazla duymadığımız bir kelime daha girdi; Dezenformasyon.
Neymiş dezenformasyon?
Hasmı rencide etmeyi, aşağılayıp küçük düşürmeyi amaçlayan karşı propaganda demekmiş.
Bu dezenformasyoncuların, hedeflerine ulaşmak için sahte belge, el yazısı, fotomontaj ve montaj filmler ile fabrikasyon istihbarat ve dedikoduların duyurulması gibi yöntemleri olurmuş.
Kısaca bu dezenformasyon dedikleri yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi ve bilgi çarpıtma anlamına geliyormuş.
Bunu da öğrenip kelime hazinemize katmış olduk.
Gelelim dezenformasyoncuların yaptıklarına.
AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş ile Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat’ın da aralarında bulunduğu heyetin depremzedeleri ziyareti sırasında onların yanına gelen bir çocuğun söylemlerine yaptıkları tebessümü aldılar ele düştüler yola.
Üstelik fotoğrafın ana unsuru kadraj yapılıp kırpılarak kamuoyu yanıltılmaya çalışıldı.
Ama sonra ne oldu?
Masumane şekilde bir çocuğa yapılan tebessümü çarptırarak iftira ile siyasi yağmacılık haline dönüştüren dezenformasyoncuların, deprem bölgesinde selfieleri ortaya çıktı.
Eeeee Allah işte. Böyle ayaklarına dolandırır.
Tam da keyifli keyifli gülerek selfie çekecek yeri bulmuşlardı ya.
Yazıklar olsun size.
Selfie yapmaktan başka bir şey bilmeyen bu dezenformasyoncular bununla da yetinmedi.
Bu kez teknik bir hatadan siyasi rant sağlama peşine düştüler.
Neymiş efendim Haliliye Belediyesinde çalışan personelin maaşı eksik yatmış. Yuh….
Yahu bir araştırın da öyle sosyal medyayı ayağa kaldırın.
Haliliye Belediyesince görülen bu lüzum üzerine yapılan açıklamada, şöyle denildi:
“Haliliye Belediyesi bünyesinde çalışan personellerimizin tüm sosyal haklarıyla birlikte maaşları ve fazla mesailerine ilişkin puantaj karşılığı ücretleri hesaplanarak bordrolarına yansıtılmıştır.
Ancak, ilgili birimlerimizce banka Teks listesinde tespiti yapılan sehven hatanın giderilmesi amacıyla personellerimizin eksik kalan ücretlerinin ödenmesine esas güncel Teks listesi tanzim edilmiştir.
Dezenformasyona yönelik sosyal medyada yapılan paylaşımı kamuoyunun takdirine bıraktığımızı saygıyla duyururuz.”
İşte bunların çirkef yüzü.
Bir kez daha yazıklar olsun size.
Haliliye’nin koca yürekli yiğit adamı Mehmet Canpolat, bu kendini bilmezlere her zamanki makul ve mantıklı üslubuyla kısa ve öz olarak sosyal medyasından yanıt verdi.
“Bizim işimiz Millete hizmet etmek, hayır duası almam Onun İşi gücü ise fitne, fesat, fücur dedik ya Aslıhü Nesluhü değişmezler”dedi.
O çok az söyledi ama zeki insanlar çok şey anladı bence.
Şu Aslıhü Nesluhü siyasi rantçılardan Allahım bizi korusun.
Özetle söylemek gerekirse;
Böylesi bir ortamda dahi çarpıtmalarıyla siyasi çıkar arayışına girenlere en güzel cevabı milletimiz verecektir.
Koca yürekli, adam gibi adam sen yoluna devam et Allah iyilerin yanında.
Kalın sağlıcakla
İsmail ÇÖLKESEN