ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE YENİ NESİL-YENİ NORMAL

Günümüz insanlığının geldiği pozisyonun iç karartıcı tarafları opsiyonel olarak çoğaltılabilir. Sokaktan kimi çevirseniz bir şeyler mutlaka söyler.

Toplumsal sorunların içerisine yerleşen parazitlerin en başında gelen insanların kendi kusurlarına kör başkalarının kusurlarına muvazzaf olunmasıdır. Hâlbuki nicedir hazin bir yitik olarak ahlakın içi tamamen boşaltıldı. Ahlakın belagati yapılıyor ancak yaşama felsefesi bağlamından kopartıldı.

Aslında bütün bunların başında “bireyleşme” denilen insanların toplumsal ayrışma yaşayarak kendi küçük dünyalarına gömülmeleriyle başlayan bir süreci yaşadık. Muhtaçlığımızın azalması, minnet külfetinin yok oluşu karşılıklı saygıyı ve sevgiyi köreltti. Körelen bu duyguların varlığını yeni nesile de empoze etmeyi marifet bildik. Kendimizi kaybettik diye üzülürken kaybettiğimiz gerçek, gelecek nesillerdi.

Maalesef toplumsal yaşama kültürü teknolojinin gelişimiyle birlikte duygularımızı robotlaştırdı. Oyuncakları cebinde insanlar olarak sadece kendi egomuzun borazanlığını yapmaya koyulduğumuz sosyal mecralar yaşama felsefemiz oldu.

Tüm bu kaybolmuşluklar haklı kaygıları da beraberinde getiriyor. Salt hedonizmin kucağında tüm varsıllıkların rağmına insanoğlu derin bir yalnızlık gayyasında huzursuzluk girdabında boğuluyor.

Ziya Paşa tekibi bendinde dünyanın ontolojisini sorgular:
Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde
(Dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk olabilir ki? İnsanlar ahiret yolculuğuna çıkarken bunların hepsini geride bırakır.)

Bu bağlamda öğretmenlik bütün bu yeni normallere uyum sağlayarak kendi iç gelişimini ikmal etmelidir. Telefonda ulaşılamayanı anons eden ses gibi “aradığınız nesile şu anda ulaşılamıyor” boyutu toplumsal kaybolmaya sebep olur.

Bu güzel günün hatırasına sahip çıkma adına bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü tebrik eder yukarıda yazılanların birer kehanet olarak kalmasını temenni ederim.