Siyaset kimlere kalıyor?

Seviye meselesi!


2023 seçimleri için geriye sayım yaklaşırken, aday adaylığı enflasyonu devam ediyor.
Anayasaya göre, 18 yaşını doldurmuş, en az ilkokul mezunu herkes milletvekili olabiliyor.
Daha kendini yönetmekten aciz insanlar milleti yönetmeye, TBMM’de milletin kaderiyle ilgili kararlarda parmak kaldırma hakkına sahip olmaya çalışıyor.
Ben bu 18 yaş meselesine zaten başından beri karşıyım.
Eskiden 30’du, sonra 25 oldu, 2017’den beri de 18 yaş yeterli sayılıyor.
Evinizde 18 yaşını doldurmuş çocuklarınıza bir bakın, hangisi kendini yönetebiliyor Allah aşkına.
Birkaç istisna kaideyi bozmaz ama günümüzün gençleri memleket sorunlarından bey haber.
Şimdi yaşı geçtik.
Başta AK Parti olmak üzere yüzlerce kişi aday adayı kuyruğunda.
Ya aday adaylığı başvurusu yapmadan önce insan bir boyuna bakar.
Boyuna derken fiziki boyuna değil, bilgisine, tecrübesine, ahlakına, çevreden karakterinin nasıl görüldüğüne bakar.
“Çevreden” diyorum, zira herkes kendince çok karakterli.
Önemli olan tarafsız gözle bakan başkalarının sizi nasıl gördüğüdür.
Herkes kendini beğeniyor, zaten “kendini beğenmeyen çatlar ölür” diye bir söz var.
Gerçekten de öyle.
Öncelikle şunu belirteyim; üzerine her lacivert takımı çekip, kravat takan da adam olmuyor.
Adam gibi adam, adam gibi siyasetçi olmak başka bir şey.
Eline kağıt kalem verseniz iki satır cümle kurmaktan aciz,
Kürsüye çıksa ilkokul çocukları gibi titreyen, özgüvensiz,
“Vekilliğine talip olduğu memleketinin sorunlarından habersiz,
adil, tarafsız, dürüst, ahlaklı, karakterli, haramdan uzak, konuştuğu dinlenen, dinlemeyi bilen” özelliklere sahip olmak bir yana iki kelimeyi bir araya getiremeyenler, beyinleri şeytanlaşmış, fitne ve ilgi odaklarına paradan başka bir şey koymayan, bu uğurda da her şeyi yapabilecek kapasitede olanlar aday adaylığına soyunuyor.
Oysa bunlar, bırakın memleket yönetmeyi önüne iki koyun verseniz güdemezler.
İsim verip rencide etmek istemiyorum ama bu kendini bilmez aday adaylarına projelerini sorsanız apışıp kalırlar.
Çünkü sunacak bir projeleri yok ki.
Bir de şöyle bir gerçek var ki o da bu aday adaylarının çoğu zaten aday olamayacaklarını de adları gibi biliyorlar.
Aday adayı oluyorlar ki aday yapılmadıkları için gönülleri alınsın.
Desinler ki “Beni aday yapmadınız şuradan buradan ihale verin, şuradan makam verin, şuradan yönetim kurulu üyeliği verin vs… vs…..
Bildiğim bir şey var ki o da Türk siyasetinde seviye sorununun giderilebilmesi için daha çok beklemek gerekecek.

Gelelim zaman zaman yaptığım, bazılarının hoşuna gitmeyen, bazılarından da tebrik aldığım seçim kritiğine….
Seçimler yaklaştıkça anket firmaları da her gün birkaç anket açıklıyor.
Siyasi partiler de anketleri kendi çıkarlarına göre yorumluyor.
Ama seçimin sonucunu tahmin etmek için sokağa çıkıp görmek gerekiyor.
“Görmek” diyorum “bakmak” değil.
Çünkü bakmakla görmek arasında uçurum kadar fark var.
Milletimizin kaderi olan seçimlere at gözlüğü ile bakmamak lazım.
21 yıldır iktidarda olan AK Parti ile bir nesil büyüdü.
AK Parti iktidara geldiğinde doğan bebekler genç oldu, erkekler askere gitti.
Doğru uygulamaları vardır, eleştirilen uygulamaları vardır.
Herkesin fikrine saygım var.
Ama AK Parti’ye oy vermeyi düşünmeyenler alternatiflere bir bakmalı.
Bir mağazaya gidip kendinize takım elbise seçerken bile alternatiflere bakarsınız öyle değil mi?
Daha iyisi, bana daha çok yakışacak olanı var mı? diye alternatifleri görmek istersiniz.
Lütfen alternatifleri çok iyi irdeleyin.
Artıları ve eksileri yan yana yazıp sonra alt alta toplayarak sonucu görün.
Dimyata pirince giderken, eldeki bulgurdan olmamak lazım.
Yani yarın bu iktidarı aramayalım.
Ekonomide, siyasette istikrar olmaz ise Türkiye geriye gider.
Bakın art arda felaketler yaşandı. Özellikle de Şanlıurfa iki felaketi birden yaşadı.
Önce deprem, sonra sel…. Allah daha beterinden saklasın.
Ben de diyorum ki; AK Parti’nin beğenmediğiniz uygulamaları olabilir ama 21 yıl önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye’yi bir kıyaslayın derim.
Bu seçim elbette kolay olmayacak. Yani hiçbir parti ipi kolay göğüslemeyecek.
Bildiğim bir şey var ki Recep Tayyip Erdoğa’a verilen oy, her zaman olduğu gibi partisinin oy oranını geçecek.
Zaten yapılan anketlerde de partisinden 12 ile 15 puan önde gidiyor.
Erdoğan'ın oy oranı yüzde 53 olarak gözüküyor. AK Parti'nin oy seviyesi ise yüzde 41 civarında.
Neden partisinden önde.
Çünkü, parti içinde AK Parti’li olmayan AKP’liler temizlenmiş değil de ondan.
Onlar da kendilerini biliyor.
Reis onları temizlemekle bitiremedi bir türlü.
Eğer onların verdiği zarar olmasaydı bugün AK Parti oyları tavan yapardı.
Yine de seçimin galibinin AK Parti olacağı iddiamı sürdürüyorum.
Şimdi ortalıkta konuşuyorlar diyorlar ki; Recep Tayyip Erdoğan çok sakin.
Tabii ki sakin olacak, ona stres nedeni olacak rakibi yok ki…
Adam sakin olsa “seçimde hile yapacak” derler, sakin olmazsa “tutuştu” derler.
Siz onun nasıl durmasını istersiniz acaba?


Kalın sağlıcakla
İsmail ÇÖLKESEN